Türkiye sanayisinde üretimde robot devri
- 19 Ekim 2022 16:00
Türkiye sanayisine öncülük eden Bursa, endüstride kullanılan son teknolojilerde de ilklere ev sahipliği yapıyor. Dünyada Endüstri 4.0’a doğru hızlı bir geçiş yaşanırken Bursa firmaları da robotik, otomasyon sistemlerine yöneldi. Başta otomotiv olmak üzere üretimde hız ve standardizasyonun önem kazandığı günümüzde firmalar bunu sağlamak için robotik sistemleri tercih ediyor. Sektör temsilcileri Bursa’nın robotik otomasyonda da öncü olduğunu söylüyor.
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte dünyanın gündeminde olan Endüstri 4.0’a yatırımlar Türkiye sanayisinde de hızlandı. Robotik ve otomasyonlu sistemlerin üretim bantlarındaki ağırlığı her geçen gün artış gösteriyor. Ülke sanayisine yön veren Bursa bu alanda da öncülüğünü ortaya koyuyor. Özellikle otomotiv endüstrisindeki gelişmeler yan sanayi firmalarının otomasyona ve robotik sistemlere yönelmesine yol açarken, Bursa’da da robotik, otomasyon ve entegratör firmaların sayısı her geçen gün artıyor. Sektör temsilcileri robotik otomasyon alanında Bursa’daki gelişmeleri Ekohaber’e değerlendirdi.
ROBODER YK Başkanı
Otomotiv lokomotif oldu
Robotik ve otomasyon alanında yerlileşme gayet hızlı gidiyor. Bu alandaki firmalarımız çok hızlı büyüyorlar. Ama bunu söylerken proje büyüklüklerine göre aslında Türkiye’de yapılan iş ciroları açısından 1 milyon euroya kadar olan bütçelemelerde çok fazla sayıda firma var. Bu rakamın üzerine çıkıldığında, 5 milyon euro üzerindeki bütçelerde firma sayısı azalıyor. Ancak firmalarımız da bu seviyeye gelmek için gayret gösteriyorlar. Fakat bu bir süreç meselesi.
Sektörümüzdeki öncü firmaların birçoğu Bursa’da. Bursa’nın otomotiv sektöründe güçlü olması robotik ve otomasyon sektörüne de yansıdı. Çünkü robotik otomasyon sistemleri Türkiye’de otomotivle birlikte gelişti. Yani robotik otomasyonun lokomotifinin otomotiv sektörü olduğunu söyleyebiliriz. Hala da öyle. Robot yatırımlarının büyük kısmı otomotiv ana ve yan sanayi kaynaklı devam ediyor. Robot entegratörleri olan firmaların da gelişimlerini de aslında otomotiv firmaları sağladı. Dolayısıyla Bursa’nın otomotiv üretiminde bir üs olması, robotik otomasyon sektörünün gelişimi noktasında Bursa’ya avantaj sağladı.
Büyük üreticilerin robotik otomasyon alanında faaliyet gösteren yerli firmalara karşı bir önyargısı kaldığını düşünmüyorum. Örnek verecek olursam Ford Türkiye şu andaki yatırımını tamamen yerli imalatçılarla gerçekleştirdi. Robotik otomasyon sektörü Türkiye’de henüz yeniyken firmalar, “biz yur dışından tedarikçi bulalım, daha emniyetle yaklaşım” mottosuyla hareket ederken, “Türkiye’de de bu iş gayet kaliteli yapılıyor, biz yurt dışına versek bile o firmalar geriye dönüp Türkiye’deki firmalarla partner olarak çalışıyorlar, dolayısıyla biz de yerli firmalara işlerimizi verebiliriz” fikri oluştu ve kuvvetlendi. Şu anda firmalar çekinmeden her türlü işlerini yerli entegratörlerle yapabilir hale geldiler.
Devletten teşvik beklemek her üretici gibi bizim de hakkımız. Ancak devletimizin elinde olan imkanlar belli ve devletin de herkese yetecek kaynağı yok. Bizim de diğer sektörlerden farklı olarak aldığımız destek yok. Yatırım teşvikleri konusunda destekler alıyoruz.
Türkiye’de hemen hemen her sektörde olduğu gibi robot sektöründe de yetişmiş eleman bulma konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. ROBODER olarak bu konuyla ilgili Robot ve Otomasyon Zirvesi gerçekleştirdik. Bir akademik komitemiz var, başında Balkan Robotik’in kurucularından Mutlu Balkan’ın olduğu. Bunun yanında Ermetal Teknolojik Eğitimler Vakfı (ERTEV) ile işbirliğimiz var. Kendi ihtiyacımız olan personeli kendimiz yetiştirme konusunda ROBODER olarak gerekli desteği vermeyi çalışıyoruz.
Simetrik Pro Uyg. Gen. Md.
Avrupa ile rekabet edebiliriz
Günümüzde artık karanlık fabrikalara doğru bir geçiş var. Manuel sistemlerden elemine edilmiş, tamamen otomatik, robotizasyon ile üretime doğru geçiliyor. Artık eski usul üretimin dönemi geçti.
Sektörümüzde Bursa’da faaliyet gösteren firmaların ciddi seviyede Avrupa ile rekabet edebilecek seviyede olduğunu düşünüyorum. Avrupa’daki firmalarla aynı seviye ve kalitede projeleri devreye alıyoruz. Bu yüzden Türk entegrasyon firmalarının yetersiz kalması gibi bir durum söz konusu değil. Bugün kullandığımız kompanentlerde, elektronik, PLC, pnömatik, kablolar ve sensörler gibi ürünlerde bir tekelleşme söz konusu. Bu yüzden dünyada kullanılan ekipmanlar hemen hemen aynı. Bu noktada işin tasarım ve devreye alma aşamalarındaki yetenek ve beceri konuşulacaksa, Türk firmaları 15 sene önceki acemilik seviyesinde değil. Bu işi ciddi bir şekilde, profesyonelce yapacak seviyeye geldik. Örneğin, Türkiye’de yapılan büyük bir otomotiv yatırımı içerisinde yer alan bütün entegratörler yerli firma. Bu durum rekabette artık ciddi bir yol kat ettiğimizi; bunun da ötesinde Avrupa’daki ana ve yan sanayilerin de beklentilerini karşılayabilecek düzeye çıktığımızı gösterir.
Firmamız ağırlıklı olarak otomotiv sektörüne yönelik çalışmakta. Buradan örnek verecek olursam, sektörün geleceğine dikkatli bakmamız gerekli. Elektrikli araçlar devreye girerken, dizel motorlar devreden çıkıyor. Geri dönüşüm son derece önemli. Kompozit malzemelerin kullanımı artıyor. Bunu iyi takip etmeliyiz. Entegratör firmalar olarak bu dönüşümün içinde geride kalırsak, irtifa kaybederiz. Ancak artık dünya global bir hale geldi. Bilgi çok fazla gizlenip, saklanamıyor. Otomotiv firmalarının bile kullandığı teknoloji ve sistemler birbirinden çok farklı değil. Sektördeki tecrübemizle biz de bu değişime ayak uyduracağız.
Bursa’nın robotik ve otomasyon alanlarındaki avantajları gerçekten çok yüksek. Bursa, Türkiye’nin Detroit’i. Otomotivin ve yan sanayinin merkezinde olmak büyük avantaj. Gerek teknolojik gelişmeler gerek proje yönetimi gerekse de müşteriye ulaşım açısından Bursa büyük avantajlar sunuyor ve Bursa’daki entegratör firmalar da bunun avantajını yaşıyor. Ancak en önemli dezavantajımız ise insan kaynağı. Bursa’daki insan kaynağının geliştirilmesi lazım. Sektörümüzde faaliyet gösteren firmalar nitelik personel ve ara personel ihtiyacını kapatmakta zorlanıyor. Bu noktada biz üniversiteler ile iyi ilişkiler içerisinde olarak, üniversite öğrencilerinin staj yapmasına destek oluyoruz. Firmamızda bir iki dönem gayretle çalışan stajyerler kendilerine önemli katma değer sağlıyorlar. Şu anda tasarımda, üretimde görev alan arkadaşlarımızın birçoğu stajyerlik döneminde buraya gelip ve sonrasında da bünyemize katılanlar. Ancak bu sıkıntının çözümü için daha planlı ve programlı stratejiler ortaya konması gerekiyor.
Özellikle son dönemde kredi kullanımları ve benzeri konularda sıkıntılar yaşanıyor. Firmalar kolay kolay kredi kullanmaya cesaret edemiyor. TÜBİTAK, KOSGEB gibi kurumların sunduğu teşvikler var ama bunlar yeteri kadar etkin değil. Bu açıdan devletimizin daha teşvik edici ve destekleyici olması gerekiyor.
SİFF Elektromekanik Gen Md. Yrd.
Teknik yönden başarılıyız
Robotik alanında üretici bir ülke değiliz ama tüketici ayağında çok fazla kullanıcı var. Türkiye’ye otomasyon üretim hatlarında AB ülkelerinde kullanılmış, sökülmüş ikinci el hatlar çok hızlı şekilde giriyor.
Ülkemizde robotik otomasyon ya da otomasyon kullanan robotlar ve tesisler kuran firmaların işleri kolay değil. Bu teknik açıdan zaten çok zordu. Gerçekten iyi bir mühendislik ve know-how gerektiren bir iş. Yaptığınız ürünün ya da üretim hattının eksiksiz çalışması ve bir hata olduğunda çok hızlı destek vermeniz gerekiyor. Bir diğer taraftan işin ekonomik zorluğu var. Yüksek teknolojili ürün imal eden firmaların girdilerinin yüksek bir bölümü dövize endeksli. Hem kurların yükselmesi hem de buna bağlı ürün fiyatlarındaki artış bizim işçilik marjımızı düşürüyor. Örneğin Almanya’daki bir firma ile aynı ürünleri aynı fiyata alıyorsanız bu noktada sizi öne çıkarabilecek iki unsur kalıyor; birincisi teknik üstünlük, diğer ise işçilik maliyeti. Otomotiv, tekstil ve benzeri sektörlerde işçilik maliyetleri çok daha düşük bir yer kaplarken, bizim sektörümüzde işçilik maliyetleri önemli bir yer kaplıyor. Bu açıdan bakıldığında bahsetmiş olduğum sektörlerde işçilik maliyetleri düştükçe rekabet şansı artarken, robotik ve otomasyon sektöründe düşüyor. Ancak ben ekonomik zorluklara rağmen Türkiye’yi teknik yönden gelişkin görüyorum. Ülkemizde bu alanda faaliyet gösteren firmalar teknik yönden kendilerini iyi geliştirdi. Şu anda Türkiye’deki firmaların Avrupa ve ABD’deki firmalarla rekabet edebilecek düzeyde olduğunu düşünüyorum.
Robotik ve otomasyonda yüzde 100 yerliliği sağlamak mümkün değil. Orta ve uzun vadede belki bu olabilir. Bizim de üyesi olduğumuz ROBODER’deki firmaların bir kısmı hem yazılımı hem de donanımı yüzde 100 yerli olan robot üretiminin ilk adımlarını attılar. PLC, CPU, donanım, yazılım ve bağlantı elemanlarının da yerlileşmesiyle tamamen yerli üretim denebilecek seviyeye ulaşılabilir.
Türkiye’de yerli entegratörlere karşı bir tereddüt var. Sadece yabancı firmaların değil yerli firmaların da Türk üreticilere karşı bir ön yargısı var. Ancak bu olmamalı. Türk firmaları hem teknik hem de ekonomik açıdan oldukça rekabetçi.
Ben önümüzdeki süreçte, sektörümüzde en öne çıkacak işin teknik destek ve mühendislik olduğunu düşünüyorum. Yabancı bir firmadan ürün aldığınızda, burada 2 – 3 kişinin çalıştığı bir ofisten teknik destek beklersiniz. Onlar da yurt dışından teknik destek bekler. Onlar da size yol, konaklama gibi masraflarını fatura eder, böylece aldığınız makinenin ücretinin yarısı kadar bir teknik destek masrafı ile karşı karşıya kalırsınız. Biz SİFF Elektromekatronik olarak 24 saat içerisinde Türkiye’nin her yerinde müşterimize hizmet verebiliyoruz.
Türk firmalarına yurt dışında geçmiş yıllarda çok fazla ön yargı var. Firma olarak 12 yıldır Almanya’daki Euro Blech Fuarı’na katılıyoruz. İlk katıldığımız dönem ile şu anki bakış açısı arasında olumlu olarak çok fark var. Bu da Türkiye’de, özellikle Avrupa ve ABD’ye çalışan firmaların sergilediği olumlu imaj ve sunduğu doğru üründen kaynaklı. Asya ve Ortadoğu ile iş yapan firmalarda ise tam tersi bir imaj söz konusu. Çünkü o pazarlara hitap eden Türk firmalarının tamamı uygun fiyata, ekonomik mal üreten, fiyat rekabetine giren firmalar.
Sektörümüzde yaşanan en büyük sorun, nitelikli eleman. Bir tarafta çok fazla sayıda üniversite mezunu var. Ama bunlar da çok iyi eğitim almamışlar. Türkiye’de freze operatörü ya da montaj elemanı olarak eğitim almamış kişi yok, o eğitimi almış ama işi yapmayan insan var. Bunun sebebi de hizmet sektörünün çalışanlara sağladığı imkanlar.
Befaş Elektrik Gen. Md. ve ROBODER YKÜ
Entegrasyonda Avrupa ile rekabet edebiliriz
Firmamız 2001 yılında kuruldu. 20’nci yılımızı tamamladık. Kurulduğumuz günden beri başta otomotiv ve makine firmaları olmak üzere Türkiye’nin önde gelen firmalarına hizmet veriyoruz. Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu içerisindeki birçok firmayla çalışıyoruz. Faaliyet alanımız ağırlıklı olarak endüstriyel otomasyon, elektrik, elektronik tedarikçiliği ve aynı zamanda özel bazı uygulamalarda faaliyet gösteriyoruz.
Türkiye’de robotik sanayinde yerlileşme kolay olmuyor. Şu anda devam eden belirli projeler var ancak yerlileşmiş çok büyük projeler yok. Çok fazla ekipman üreten firma yok. Bazı yan ürünleri üreten firmalar var ama bunlar genellikle yerel çözümler. Bu kolay bir iş değil. Çünkü dünya ölçeğindeki rakipler ciddi anlamda mesafe almış durumda. Türkiye bu treni kaçırmış gibi gözüküyor ama başka şeyleri hayata geçirme imkanımız var. Bu yüzden ROBODER olarak sektörü bir araya getirmek istedik. Bu faaliyetleri yapan firmaların birbirleriyle haberleşmesi gerekiyor. ROBODER’in en büyük hedeflerinden bir tanesi sektör içerisinde network oluşturmak. Şu ana kadar ki faaliyetlerimizde bunu başardık.
Türkiye’de robot ile ilgili ciddi yatırımlar yapılıyor. Bursa otomotiv ve makine sektörlerinin getirdiği kültürle robotik alanında da öncülük ediyor. Sektörün yüzde 50’nin Bursa’da olduğunu söyleyebilirim. Robot yatırımlar hızla artıyor. Büyük firmalar da olduğu kadar KOBİ’lerde de bu yatırımların çoğaldığını görüyoruz. Bunun en büyük sebebi ise insan kaynaklarında yaşanan sıkıntı. Üretimde insan kaynağı sıkıntısı çeken firmalar robota yönelmeye başladı.
Sektörümüz Türkiye’de ve Bursa’da da hızla ilerliyor. İzmir, Ankara ve Konya gibi sanayi şehirlerinde de ciddi yatırımlar var ve artmaya da devam ediyor. Türkiye parça üretiminde geride kaldı ama entegrasyon konusunda dünyayla rekabet edebilecek güçteyiz. Teknik olarak yeterliyiz ancak insan kaynağı sıkıntısı var. Robotik otomasyon alanında çalışacak personele ihtiyaç var. Birçok firma bunu arıyor. Avrupa’da mühendislik ve entegrasyon hizmetlerinin pahalı olması Türkiye için avantaj olabilir. Türk firmaları yurt dışına hizmet edebilecek konuma geldi. Birleştirme dediğimiz hatların kurulum işlemlerini gerçekleştirebilecek çok sayıda firmamız var. Ancak buradaki en büyük sıkıntı bütçelendirmede. Bu işlemler için çok büyük rakamlar konuşuluyor. Türkiye’de bu maliyetleri karşılayabilecek seviyede değil. Sektörümüzdeki firmalar henüz bu kadar büyümediler. Çok büyük firmalar bu operasyonların altından kalkabiliyorlar. Büyük projelerde finansal yükü kaldırmanın mümkün olmadığını görüyoruz. Bu yüzden derneğimizin hedeflerinden bir tanesi de çatı şirketler oluşturup, firmalarımızın bu projelerde yer almasını sağlayarak, onlara katma değer sağlamak. Çatı şirketi oluşturmak için bizim için oldukça önemli.
Yurt dışında ya da iç piyasada çalışmanın teknik anlamda bir farklılığı yok. Sadece ticari anlamda birtakım kurallar değişiyor. Maliyetler açısından dünyanın başta Avrupa olmak üzere diğer ülkelerin sunduğu imkanlar Türkiye’ye göre çok farklı. Maliyetleme açısından karlılık anlamında yurt dışı daha avantajlı geliyor firmalara. Bu yüzden yurt dışına iş yapan firma sayısı giderek artıyor. Bu da dolaylı ve direkt ihracatlarımızı etkiliyor. Şu anda iç piyasada bir sıkıntı yaşanmasa da yerli firmalarımızın yurt dışına iş yapma yoğunluğu bu hızla giderse, yerli üreticilerin Türk entegratörlerle olan işbirliğinde sorunlar yaşanabilir. Çünkü firmalar ihracata yönelmek istiyor. Burada firmaların karlılıklarını hesap ederken dikkat etmeleri gerekiyor. Dernek olarak biz de yönlendirmelerde bulunmaya gayret ediyoruz. Maliyetler euro bazında ciddi anlamda artmış durumda. Bu yüzden yurt dışına iş yapmak ciddi avantaj sağlıyor.
Teşvik noktasında sektörümüzün ciddi bir handikabı var; her makine ve sistem ayrı bir tarzda yapıldığı için teşvik almak ancak Ar-Ge Merkezi gibi konularda mümkün olabiliyor. Bunun dışında teşvik almak oldukça zor. Bu sektörümüz için büyük bir dezavantaj. Bunla ilgili çalışmalarımız var. Seri üretimlere teşvikler sunulsa da özel üretimlere de finansal desteklerin verilmesi gerekiyor. Böylelikle yerli entegratörlerimiz büyük projelere imza atabilirler. Şu anda birçok firma kendini fonlamak ve yatırımlarını kendi özsermayelerinden yapmak durumunda kalıyorlar. Makine imalat sektörüne sunulan destekler bizim sektörümüzde hayata geçmiş değil.
Sektörümüzde faaliyet gösteren ve derneğe katkı sağlamak isteyen firmaları ROBODER çatısı altında görmek istiyoruz. Birlikte, bir olduğumuz zaman güçlü olacağımızın farkındayız. Bunun için ciddi mesai harcıyoruz. Ülkemize fayda sağlamak ve sektöre adım atacak gençlere örnek olmak için bu birlikteliğin sağlanması gerekiyor.
Kaynak:ekohaber.com, "Üretimde robot devri", erişim:18.10.2022
https://www.ekohaber.com.tr/inceleme/uretimde-robot-devri-h87663.html
“Türkiye sanayisinde üretimde robot devri” yazısına ilk yorum yapan sen ol