AKTERM GROUP ATIK ISI KAYNAKLARI İÇİN ORC PROJELERİ GELİTŞİRDİ
- 15 Eylül 2022 17:00
Akterm Group Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Çalışır, “Atık ısı kaynaklarının tamamı için paket ORC projeleri geliştirdik ve potansiyel müşterilerimize hızla fiyat teklifleri sunmaya başladık.”
Akterm Group, enerji başta olmak üzere birçok sektöre mühendislik ve EPC hizmeti vermek amacıyla kuruldu. 2020 yılında ise rotasını tamamen yenilenebilir enerji projelerine doğru çevirdi. Bu kapsamda yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Akterm Group Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Çalışır, “Triogen, Rank, B-Power gibi ORC firmalarıyla işbirlikleri gerçekleştirdik, biyogaz firmalarıyla temaslar kurduk, yerli imalatçılarla bu firmalar arasında bağlantılar kurduk, Boğaziçi Üniversitesi ile de yerli ORC konusunda bazı çalışmalar başlattık” dedi.
Yeni dönem hedefleri hakkında da bilgi veren Çalışır, “Yıl sonu için en önemli kısa vadeli hedefimiz 2 adet ORC projesinin imzalarının atılması ve çalışmalarının başlamasıdır. Şu anda yurt dışından bir dizi ORC üreticisiyle iş birliğimiz oturdu, bu sistemlerin parçalarının bir kısmını da ülkemizde ürettirmek için yerli imalatçılarla da çalışmalarımız tamamlandı” dedi.
Firmanızın kuruluşundan ve faaliyet alanlarınızdan kısaca bahsedebilir misiniz?
2012 yılında kurulmuş, enerji sektörü başta olmak üzere bir dizi sektöre mühendislik ve EPC hizmeti veren bir firmayız. 2020 itibarıyla yenilenebilir enerji sektöründeki rolümüzü büyütmek, sadece tesis kurulumunun ötesine geçip yenilenebilir enerji projeleri geliştirme kararı aldık. Bu çerçevede Triogen, Rank, B-Power gibi ORC firmalarıyla işbirliklerine giriştik, biyogaz firmalarıyla temaslar kurduk, yerli imalatçılarla bu firmalar arasında bağlantılar kurduk, Boğaziçi Üniversitesi ile de yerli ORC konusunda bazı çalışmalar başlattık. Diğer yandan Türkiye’de küçük kapasiteli, modüler ORC ürünleri de içeren yenilenebilir enerji projeleri geliştirmeye başladık. Hedefimiz şu anda emekleme halinde olan bu sektörü hızla olması gerektiği yere getirip 2026 yılına kadar bir dizi alt yapı atılımını tamamlayıp bir dizi tesisi de devreye almış olmak. 2026’dan sonra sanayici her anlamda bizim yaptığımız işi yapan firmalara hem tecrübe olarak hem de ürün tedariği için muhtaç olacak, sektörün patlama yapacağı dönem de bu olacak diye düşünüyoruz.
Türkiye yenilenebilir enerji alanında önemli çalışmalar gerçekleştiriyor. Siz genel itibariyle sektörle ilgili değerlendirme yapabilir misiniz?
Yaklaşan Avrupa Yeşil Mutabakatı uygulamaları, bunlara bağlı ceza, vergi ve teşvikler için Türk sanayisinin hazırlanması gerekiyor. Özellikle enerji verimliliği ve karbon salınımı konusunda tüm sanayicimizin önlemleri alması şart, çok yakında karbon kotaları tanıtılacak bu kotalar doğrultusunda AB ile iş yapan firmaların hepsine karbon bazlı belli vergi yükleri gelecek. Enerji fiyatlarının artması daha önce geri dönüşü 5 senenin üstünde süren bazı enerji yatırımlarını, özellikle de küçük çaplı ORC santralleri gibi kritik ürünlerin fizibilitelerini olumlu olarak etkiledi. 2026 yılına kadar AB ile çalışan, özellikle ürün satan tüm firmalar karbon ve enerji verimliliği vergileriyle yüzleşecekler bu da bizim sunduğumuz ORC ürünleri gibi karbon salınımı azaltan, tesis enerji verimliliği arttıran ürünlere ciddi bir rağbet doğuracak.
Avrupa Yeşil Mütabakatı dediniz, bunu biraz açabilir misiniz?
11 Aralık 2019 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından ilan edilen Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile Avrupa kıtasının 2050 yılına kadar ilk karbon nötr kıta olması hedeflenmektedir.
Bu düzenleme sadece AB üyesi ülkeleri değil, ticaret kanalları yoluyla AB ülkelerine ihracat yapan ülkeleri de yakından ilgilendirmekte olup Türkiye bu ülkeler arasında ön sırada yer almaktadır. AB, 2050’de karbon nötr olma hedefine ulaşmak için tüm sektörlerin aşağıdaki başlıklarda çalışmasını önceliklendirmektedir.
- Çevre dostu teknolojilere yatırım yapmak
- İnovasyon için endüstriyi desteklemek
- Daha temiz, daha ucuz ve daha sağlıklı özel ve toplu taşıma sistemleri sunmak
- Enerji sektörünün karbondan arındırılması
- Binaların enerji verimliliğinin arttırılması
- Küresel çevre standartlarını iyileştirmek için uluslararası iş birlikleri geliştirmek.
Yeşil Mutabakat çerçevesinde karbon kaçağını (carbon leakage) azaltmak amacıyla “karbon sınır vergisi – sınırda karbon düzenlemesi (“SKD”) (carbon border adjustment) mekanizmasıyla AB’de uygulanan iklim değişikliği politikaları ile uyumlu düzenlemeleri hayata geçirmemiş AB dışı ülkelerden gelen bazı mallar için getirilmesi planlanan ek yükümlülüklerin uygulanacağı bir sistemin geliştirilmesine ilişkin çalışmalar devam etmektedir.
Taslak olarak yayınlanan Sınırda Karbon Yönetmeliği’nin, 1 Ocak 2023’te yürürlüğe girmesi planlanıyor ancak 31 Aralık 2025'e kadar da bir geçiş dönemi yoluyla aşamalı olarak uygulanması hedefleniyor. 1 Ocak 2026'dan itibaren Sınırda Karbon Yönetmeliği tam olarak yürürlüğe girecektir.
Öncelikli hedefteki enerji yoğun ve kaynak yoğun sektörler şöyle olacak:
- Çimento
- Demir, Çelik
- Elektrik Üretimi
- Gübre
- Alüminyum
AB, 2020 yılında 88 milyar dolar ile ihracatımızdan %42 oranında pay almakta olup toplam ihracatımızda ilk sırada yer almaktadır. Bu nedenle SKD ile getirilen düzenlemeler ekonomimiz açısından hayati öneme sahiptir.
Karbon emisyonu azaltımında AB’ye yapılan ihracata uygulanacak söz konusu karbon vergisi ve eko etiketleme için yeni standartlar getirilmesi bu alanda uyum sürecini tamamlayamayanlar için ekstra yük demek. Yeşil Mutabakat’a göre AB, artık başka ülkelerle yapacağı ticaret anlaşmaları için aday ülkelerin Paris Anlaşması’nı “onaylama ve etkin bir şekilde uygulaması” ön şartını getiriyor.
Yeşil Mutabakat, Türkiye’nin düşük karbonlu üretimi desteklemesine ve bu şekilde yüksek karbonlu ülkelere göre avantajlı konuma gelerek, AB ülkelerine yaptığı ihracatta payını artırmasına fırsat yaratabilir. Türkiye’nin karbon nötr hedefine uyumlu Ar-Ge projelerini desteklemesi, tüm sektörlerde temiz enerji yatırımlarına yönelmesi ve karbon sıfır üretim süreçlerine dönüşümü için uygun ekonomik ortam oluşabilir. Keza, Yeşil Mutabakat hedeflerine hızlı uyum sağlayacak işletmeler görece rekabet avantajı elde etmesi de mümkün.
Ayrıca, Yeşil Mutabakat devletlerin ve kredi kuruluşlarının temiz enerji üretimine ve bu üretimi geliştirecek teknolojilere kaynak ayırmasını sağlayabilir. Bunun sonucu olarak üretim teknolojilerinde yaşanacak gelişmeler sürdürülebilir ve çevre dostu endüstri devrimini ülkemizde tetikleyebilir.
Bu konuda özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile süreç çok daha hızlandı ve kritik hale geldi bu sene Mısırda COP 27 düzenlenecek büyük ihtimalle orada bu Mutabakat süreciyle ilgili yeni detaylar ışığa çıkacak, biz süreci yakından takip edip sanayicimizi bilgilendirmek ve hazırlanmalarına yardımcı olmak için çalışıyor olacağız.
Belediyeler çöp gazından elektrik üretimi konusunda önemli yatırımlar gerçekleştiriyorlar. Sizin şu anda üzerinde çalıştığınız bir proje var mı? Detaylarını paylaşabilir misiniz?
Hali hazırda Energrom, İstanbul Enerji, Ortadoğu Enerji ve İstaç’ın bir dizi biyogaz tesisini bizzat biz kurduk, bu tesislere hala değişik kapasitelerde de destekler veriyoruz. Gerek bakım onarım gerek kapasite büyütme adına da bir dizi projemiz devam etmektedir.
Atık ısıdan elektrik üretimi sanayi alanında birçok kuruluş için önemli avantajlar sağlıyor. Son dönemde bu konuyla ilgili hayata geçirdiğiniz bir projeyi ve elde ettiğiniz verimlilik çıktılarını bizimle paylaşabilir misiniz?
Henüz temsilcilikleri çok yeni almış olduğumuz ve Covid-19’un da bitmesinden üzere yatırımların yeni yeni başlamasından ötürü üstünde çalıştığımız türden bir hazır tesis gösteremiyoruz, ama üstünde çalıştığımız, teklif çalışmalarını bugünlerde tamamlayıp sunmaya başladığımız 20’den fazla proje bulunmakta. Özellikle mevcut elektrik santrallerine, biyogaz tesislerine verimlilik arttırıcı, atık ısıdan istifa eden irili ufaklı ORC projeleri çalışmaktayız. Projelerimizde tesislerde bulunan atık ısı kaynaklarından istifade ederek net %10 civarı geri dönüşler sağlamayı vaat ediyoruz. Normalde tamamen boşa gidecek kaynaklardan net 100 kW ile 2000 kW arası enerji geri kazanımı sağlayabiliyoruz.
Hizmet verdiğiniz alanlarda gelişen yeni teknolojilerden bahsedebilir misiniz? Verimliliğin artırılması için nasıl çalışmalar yapılıyor?
ORC – Organic Rankine Cycle teknolojisi kendisini ispatlamış neredeyse 100 yıldır dünyanın her yerinde muhtelif projelerde kullanılmakta olan bir teknolojidir. Son dönemde teknolojisinde elde edilen en önemli alıtım minyatürizasyon ve maliyetlerin düşüşüdür. Normalde devasa olan türbinler artık orta boy kompresör hatta bazı projeler de buz dolabı boyutlarına kadar inmiştir, imalat maliyetleri ise geri dönüşü karlılık hesaplamalarıyla birlikte 2-3 yıla indirecek kadar düşmüştür.
Yıl sonu hedefleriniz nelerdir? Yeni dönemle ilgili projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Yıl sonu için en önemli kısa vadeli hedefimiz 2 adet ORC projesinin imzalarının atılması ve çalışmalarının başlamasıdır. Şu anda yurt dışından bir dizi ORC üreticisiyle iş birliğimiz oturdu, bu sistemlerin parçalarının bir kısmını da ülkemizde ürettirmek için yerli imalatçılarla da çalışmalarımız tamamlandı, atık ısı kaynaklarının tamamı için paket ORC projeleri geliştirdik, potansiyel müşterilerimize hızla fiyat tekliflerimizi sunuyoruz.
Kaynak:stendustri.com.tr, "AKTERM GROUP ATIK ISI KAYNAKLARI İÇİN ORC PROJELERİ GELİTŞİRDİ ", erişim:15.09.2022
https://www.stendustri.com.tr/enerjisini-ureten-fabrikalar/akterm-group-atik-isi-kaynaklari-icin-orc-projeleri-gelitsirdi-h119455.html
“AKTERM GROUP ATIK ISI KAYNAKLARI İÇİN ORC PROJELERİ GELİTŞİRDİ” yazısına ilk yorum yapan sen ol